31 Ağustos 2013 Cumartesi

Konserde Gökhan Özen'e kötü sürpriz

konserde gokhan ozen e kotu surpriz



Konserde Gökhan Özen’e kötü sürpriz


31.08.2013 17:13 1,110 kez okunmuş


Kartal’daki zafer bayramı için sahneye çıkan Gökhan Özen, elektrikler kesilince konsere mikrofonsuz devam etti.


Ünlü popçu Gökhan Özen, 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamaları kapsamında Kartal’da 40 binin üzerinde seyirciye konsere imza attı. Yeni ve eski albümlerinden şarkılarını binlerce hayranı ile birlikte söyleyen şarkıcı, Zafer Bayramı’nı sahnede kutladı. Gökhan Özen konserinin tam ortasında elektrik tesisatının kısa devre yapması ve jeneratöre giden kabloların yanması sonucu tüm elektrikler kesildi. Buna rağmen konsere gelen binlerce kişi ile sahnesinde mikrofonsuz olarak şarkılarını söylemeye devam eden ünlü şarkıcı, “Hiçbir teknik aksaklık bizi durduramaz.” dedi. Yaşanan aksaklığa rağmen konserini kesmeyen Özen, elektrik tesisatının onarılmasının ardından konserinin sonuna kadar büyük bir coşkuyla performansına devam etti.



Konserde Gökhan Özen'e kötü sürpriz

Düşük yapmanın nedenleri

dusuk yapmanin nedenleri



Düşük yapmanın nedenleri


31.08.2013 11:04 839 kez okunmuş


Uzmanlar gebeliğin ilk 3 ayında görülen düşüklerin nedenlerini 5 farklı şekilde açıklıyor. İşte bu dönemde oldukça sık yaşanan düşüklerin nedenleri karşınızda.


Rahim


Rahim ağzının yetersizliği 4 ve 6. aylarda rahim ağzının sancı olmaksızın açılması ve gebelik zarının yırtılması sonucunda bebek dışarı atılabiliyor. Tedavisi cerrahi müdahale gerektirebiliyor.


Hormonal Bozukluklar


Kontrol altında tutulmayan şeker, troid bozuklukları, düzensiz adet gibi problemler bu aylar içerisinde düşüğe sebep olabiliyor. Genellikle ilaçla tedavi ve gerekli durumlarda da cerrahi müdahale gerekebiliyor.


Enfeksiyonlar


Virüs ve enfeksiyonların sebep olabileceği en önemli durum kızamıkcık tehlikesidir. Gebeliğin sonlanmasında oldukça sık karşılaşılan bir durumdur.


Kromozomal Bozukluklar


Özellikle tekrarlayan düşük vakalarında anne babanın genetik durumu incelenir. Düşüklerin % 5 oranında anne babanın genetik durumundan kaynaklandığı uzmanlar tarafından yapılan araştırmalarda ortaya çıkarılmış.


Çevresel ve Diğer Faktörler


Sigara ve alkol kullanı düşük riskini oldukça yükseltiyor. 35 yaş üzeri kadınlarda düşük ihtimali büyük oranda artıyor. 40 yaşlarına gelen kadında ise bu oran %50′ye kadar çıkabiliyor.


Yaşanan düşükleri kesinlikle kader olarak görmeyin ve doktorunuzla birlikte uyum içinde bu problemin üstesinden gelmeye çalışın. Çünkü tedavi edilen kişilerde başarılı gebelik oranı oldukça yüksek.



Düşük yapmanın nedenleri

Giyinirken bunlara dikkat edin

giyinirken bunlara dikkat edin


Seçtiğiniz kıyafetlerle vücudunuzu bazen daha geniş, bazen daha kısa veya uzun, bazen de orantısız gösterdiğinizi biliyor musunuz? Birkaç küçük püf noktayla bunun önüne geçmek mümkün! Vücudunuzu olduğundan daha güzel gösterebilirsiniz. Tek yapmanız gereken vücut hatlarınızı tanıyarak giyinmeniz.


İşte giyinirken dikkat etmeniz gereken 5 püf nokta


1. Çok zayıf değilseniz; bol kıyafetlerden uzak durun. Bunlar sizi olduğunuzdan kilolu gösterecektir.


2. Çok dar kıyafetler yerine üzerinize tam oturan kıyafetleri seçmelisiniz. Böylece vücut hatlarınız daha hoş görünecektir.


3. Aşırı dekolteden kaçının! Daha zarif bir görüntü için bir yerinizde dekolte kullanın.


4. Eğer kısa boyluysanız elbiselerinizi düz renk seçip yüksek topuklu ayakkabılarla kombinleyin. Böylece boyunuz olduğundan uzun görünecektir.


5. Üst bedeninize göre bacak boyunuz kısa ise, yüksek bel, bol paça pantolonların altına yüksek topuklu ayakkabılarla dengeleyebilirsiniz. Aynı şekilde yüksek bel maxi boy elbiseler de tam size göre.



Giyinirken bunlara dikkat edin

2013/2014 Sonbahar-Kış Makyaj Trendleri

2013 2014 sonbahar kis makyaj trendleri



Kedi Kadın

Retro cazibesi sadece saç ve giyimde değil, makyaj konusunda da karşımıza çıkıyor! Çıplak bırakılmış mat dudaklar, kusursuz bir cilt makyajı ve çekici gözler! Son zamanlarda çokça tercih edilen bir makyaj ürünü olan eye-liner, önümüzdeki sezon da hayatımızdan çıkmayacak gibi!



Retro Kraliçeleri

VeBottega Veneta tarafından, kırklı yılları kadınlarının lüks makyaj ve saç modelleri bir kez daha geri döndü! Birçok tasarımcının yeni koleksiyonlarını sergilerken bu görünümü seçmelerinin sebebi, bu mükemmel tarzın çoğu şık kıyafeti kusursuz tamamlaması! 



Kırmızı Cazibe

Kırmızı renk bu sezon büyük dönüş yapacak görünüşe bakılırsa! Tasarımcılar ve makyözler ojede kırmızının geri gelmesinden yanalar. Bu fikir, Valentino, Burberry, Chanel ve diğerleri tarafından da sunuldu.



Geleceğe Dönüş

Metalik renkli makyajlar 2014 kışına da damgasını vuracak gibi gözüküyor! Hologramın popülerleşmesinden daha önce de bahsetmiştik; Dior da şovunda, taç yaprağı lekeli dudakları ve bu metalik göz makyajıyla oldukça cesur bir makyaj görünümünü tercih etti.



Yok Makyaj

İşte makyaj malzemelerinizin minimum kullanımı ile elde edebileceğiniz harika bir görünüm! Her zaman doğallıktan yana olanlar ve makyajda abartıyı sevmeyenlerin muhteşem görünmeleri için kestirme yol! Hem bakımlı olun, hem doğal!



2013/2014 Sonbahar-Kış Makyaj Trendleri

19 Ağustos 2013 Pazartesi

Sahile aktılar!

sahile aktilar


GAZETE HABERTÜRK


Antalya’nın Alanya İlçesi’nde yaz sıcaklarından bunalan tatilciler ve turistler, serinlemek için plajları doldurdu.


Hava sıcaklığının 37, deniz suyu sıcaklığının 29 derece ölçüldüğü ilçede, Damlataş, Kleopatra ve Keykubat plajları renkli görüntülere sahne oldu. Sahilleri dolduran tatilciler, sıcak hava ve güneşin tadını çıkardı. Bazı turistler denize girip serinlerken, bazıları da şezlonglarda ve kumsalda güneşlendi. Yüzmenin yanında sahilde koşan ve çeşitli oyunlar oynayan tatilciler, bu anların keyfini çıkarmayı da ihmal etmedi. AlanyaMeteorolojiMüdürlüğü yetkilileri, hava sıcaklığının hafta boyunca 37 derece seviyesinde devamedeceği uyarısında bulundu.




Sahile aktılar!

İlişkilerde ilginç detay!

iliskilerde ilginc detay


Yapılan araştırmada, Türk erkeklerinin ‘en kıskanç ve en öfkeli’ kişiler oldukları ortaya çıktı. Türkiye-Polonya-Romanya arasında yapılan istatistiklerde Türk erkeğinin hanımlarına karşı alaycı ve en çok onlara bağıran kişiler olduğu belirlendi.


Adana’da düzenlenen ‘Kadına Karşı Şiddet ve Ayrımcılığın Önlenmesi’ konulu toplantıda Türkiye-Polonya-Romanya’daki evli çiftler örneklerle ele alındı.


Toplantıya Prof. Dr. Tuncay Özgünen, İnsani Değerleri Yüceltme Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Berrin Ünlü ve Yabancı Dil Eğitim Uzmanı Kubilay Gündüz, AK Parti İl Kadın Kolları Başkanı Emine Karaköse, Dernekler Müdürü Recep Kurtoğlu, Polis Meslek Yüksekokulu Müdürü Emniyet Amiri Nuri Ateş ve sivil toplum kuruluşları ile siyasi parti temsilcileri katıldı.


Adana’da 402, Tecuci’de 371, Lodz’da ise 738 olmak üzere toplam bin 511 kadınla yapılan anket çalışması incelendi. Çalıştaydan çıkan sonuçlar ise kamuoyuyla paylaşıldı:


“Romanya’da çekirdek aile ile birlikte yaşama diğerlerine göre daha azdır.


Alay eden ve bağıran eşler en çok Türkiye’de, hakaret ve küfür edenler Romanya ve Polonya’da daha çoktur. Fiziksel Şiddetin gösterilme oranları ise üç ülkede birbirine yakındır.


En çok bağırılan, en çok itip-kalkılan ve dövülen çocuklar Türkiye’dedir. Polonyalı Kadınlar en sık olarak hakaret ve küfür etmektedirler.


En çok alkol alan eşler Romanya’da, sakinleştirici ilaç alanlar ise Türkiye’dedir. Türk eşlerin polis ile sorun yaşama sıklığı da fazladır, onlar ayrıca eşleri tarafından en kıskanç ve en öfkeliler olarak tanımlanmışlardır.


Romanya grubunun eşlerinin iletişim kabiliyetleri en düşük olarak nitelendirilmiştir. Türkiye grubunun ve eşlerinin bir hobilerinin olma sıklığı en düşüktür. Romanyalıların entelektüel, Polonyalıların fiziksel hobileri fazladır.


Hali hazırda şiddet gördüğünü ve de herhangi bir zamanda şiddet gördüğünü belirten kadın oranları üç ülkede benzerdir. Cevap vermeyenler sıklıkları da benzer bulunmuş ve ‘Sükut ikrardan gelir’ varsayımı ile hesaplanan oranlar hali hazırdaki şiddette itirafın yüzde 5 civarında, herhangi bir dönemdeki şiddet itirafının yüzde 10 civarında hesaplanmasına yol açmıştır.


Romanya’da çocukların aile içi şiddete tanık olma sıklığı çok düşüktür.


Romanya’da kadınlar şiddeti başkalarına en az sıklıkla anlatmaktadır. Türkiye ve Polonya grubu bu konuda konuşmaktadır.


Kendine Şiddet görme riski altında en az düşünen Romanya grubudur. Diğer iki paydaş ülkede yüzde 10 kadar kadın böyle bir riskin varlığını kabul etmiştir.


Her üç ülkede aile bütçesine yaklaşım benzerdir.


Türkiye ve Polonya’da kadınların takriben dörtte birinin bağımsız kredi kartı yoktur. Kadınların Annelerinin şiddet maruziyeti en fazla Türkiye’dedir.


Aile içi şiddet durumunda ilişkide kalmaya devam edeceğini belirten kadınlar en çok Türkiye grubudur.


Aile içi şiddet durumda ilişkide kalacağını belirten kadınların ilk üç kalma nedenleri: Türkiye çocuklar, şiddeti hak etme ve sıklıkla tekrarlamayan şiddet durumu; Polonya için ise çocuklar, evliliğin sosyal şemsiye olarak görünmesi ve parasal nedenler. Bu konuda Romanya için değerlendirme verideki sorun nedeni ile yapılamamıştır. Bütün grupların eski evliliklerinde fiziksel şiddet fazladır.”


 


CİHAN




İlişkilerde ilginç detay!

İlginç düğün

ilginc dugun


Şanlıurfa’nın Ceylanpınar ilçesinde, sınır komşusu Rasulayn’da yaşanan sıcak çatışmalara rağmen hayat devam ediyor.


Korkudan uzun süre erteledikleri düğünlerini yapma kararı alan bir aile, güvenlik gerekçesi ile gelin ve damadı ilçeye getirmedi. Bölgede yaşanan çatışmalar sebebiyle yaklaşık bir yıldır düğünlerini erteleyen Kılıç ve Güler aileleri, önceki akşam silah seslerinin gölgesinde çocuklarını evlendirmenin buruk sevincini yaşadı. Başka bir ilde bulunan damat Mehmet Kılıç ve gelin Esra Güler’in ilçeye getirilmediği düğün için Mevlana Mahallesi’ndeki evde toplanan davetliler, davul ve zurna eşliğinde halaylar çekerek eğlendi. Oğlunun düğününü bir yıldır ertelediğini söyleyen anne Fatma Kılıç, “Bir yıl önce oğluma nişan yapmıştım. Zaten bir tane oğlum var. Şu savaşın korkusundan düğününü yapamıyordum. Sonuçta hayat devam ediyor ve mecburen yaptık. Bombaların sesinden misafirlerimin hepsi tedirgin. Ne zaman bitecek bu bilemiyoruz. Biz de bir an önce bitmesini istiyoruz.” diye konuştu.


İHA




İlginç düğün

Aşk için özel otopark!

ask icin ozel otopark


HT GAZETE


İsviçre, hayat kadınlarının güvenli seks yapabilmesi için görülmemiş bir proje başlattı. 1 milyon Euro’ya (2 milyon 600 bin TL) mal olan ‘seks kutusu’ projesinde, hayat kadınlarının sokakta güvenli biçimde seks yapabilmesi için Zürih kentinde sadece otomobili olan erkeklerin kullanabileceği ahşap otoparklar inşa edildi.


Zürih Belediyesi’nce düşünülen seks kutularının 26 Ağustos’ta açılacağı öğrenildi. Seks kutuları, AIDS ve cinsel yolla bulaşabilecek hastalıklara karşı uyarıda bulunan ve korunmayı teşvik eden mesajlar içeriyor. Beklenmedik durumlarda yardım çağırmak için alarm da bulunacak.




Aşk için özel otopark!

18 Ağustos 2013 Pazar

Aşkın sihri, simyası, ilmi, matematiği

askin sihri simyasi ilmi matematigi

\

HT PAZAR / Gülenay BÖREKÇİ


Aşk ve evlilik terapisti Ayala Malach Pines’in “Aşık Olmak: Sevgililerimizin Neye Göre Seçeriz” adlı kitabına göre, gerçek aşkın gizli çöpçatanları benzerlik, uygunluk, yakınlık. Başka unsurlar da söz konusu elbette… Öte yandan bazı bilinçli adımlar da gerçek aşkı bulma ihtimalini kuvvetlendiriyor.


Boy bos ya da güzellik bakımından birbirine hiç de uygun görünmeyen çiftlere siz de eminim defalarca rastlamışsınızdır. “Bu kadın o adamda ne bulmuş olabilir ki” diye sormamışsanız bile, içten içe şöyle düşünmüş olabilirsiniz: “Böylesine güzel ve cazibeli bir kadın tarafından seçildiğine göre, şu adamın mutlaka ilk bakışta fark edilmeyen bir gizli çekiciliği olmalı. Çok komik, eğlenceli birisi herhalde. Yahut acayip zeki…”
Çok uzun yıllardır aşk ve ilişki terapisti olarak çalışan psikiyatr Ayala Malach Pines, “Âşık Olmak: Sevgililerimizi Neye Göre Seçeriz” adlı kitabında, eş seçimlerimiz ve aşka dair diğer esrarengiz durumlara dair çok acayip bilgiler veriyor. İşin güzel yanı, anlattıkları kuru bilgiden ibaret değil. Pines hem farklı zamanlar ve coğrafyalarda yapılan araştırmaları aktarıyor, hem de bizimle 100 çiftin gerçek hikâyesini paylaşıyor. Biz de aşk üzerine yazılmış öteki kitaplarda olduğu gibi “Şu büyük felsefeci ne söylemiş, bu ünlü edebiyatçı hangi kelamı etmiş” falan diyerek vakit kaybetmiyoruz ve doğrudan durumların, olayların, hikâyelerin içine dalıyoruz.


AŞKIN GÖZÜ KÖR MÜ?
Pines, “Aşkın gözü kör mü acaba” sorusuna dair diyor ki “Sadece benim klinik çalışmalarım değil, başkaları tarafından bugüne dek yürütülmüş hatırı sayılır çoklukta teori ve araştırma beni rahatlıkla bu sorunun cevabının kesin bir ‘Hayır’ olduğuna ikna ediyor.” Ünlü terapiste göre, gerçek aşkın gizli çöpçatanları; benzerlik, uygunluk, yakınlık… Kitabında da tesadüfen ya da kazara âşık olmadığımızı, aksine kime aşık olacağımızı bilinçli ve bilinçdışı yollarla ve son derece büyük bir dikkatle seçtiğimizi gösteriyor. Yani bütün aşkların coğrafi, psikolojik, mitolojik sebepleri var ve hiçbir ilişki tesadüfi değil!
Aşkın şu hayatta yaşanabilecek en yoğun, coşkulu, heyecanlı ve önemli duygusal deneyimlerden biri olduğunu bilmek için bir psikiyatra ihtiyaç yok şüphesiz. Romanlar, filmler, şarkılar yüzlerce yıldır bıkmadan usanmadan aşkın PR’ını yapıp duruyor. Öte yandan bunlar esrarı açıklamaya yetmiyor. Aşkı çözmek ve denetlemek için gerektiğinde aşk iksirlerine, dualara, büyülere, fallara ve efsunculara bile baş vuruyoruz ama kâr etmiyor ve biz sürekli merak ediyoruz: Aşkı ateşleyen şey nedir? Niçin falanca kişi ruhumuzdaki aşk ateşini tutuşturuyor da ondan çok daha uygun görünen filanca ağzıyla kuş tutsa bunu başaramıyor?
“Genç bir kızken büyüdüğümde âşık olmanın gizemini çözeceğimi ümit ederdim” diye anlatıyor yazdığı önsözde Ayala Malach Pines. “Lakin bunun için büyü yapmayı veya sihirli iksirler kaynatmayı öğrenmek yerine, bir aşk ve ilişki terapistine gereken temel bilgi ve becerileri edindim.”
O becerilerin ona öğrettikleri neler peki…


COĞRAFİ YAKINLIK: GÖRÜNMEZ ÇÖPÇATAN
Pines’e göre, çift olması muhtemel iki kişi arasındaki coğrafi mesafe azaldıkça, birbirleriyle evlenme olasılıkları artıyor. Mesela bir araştırma için Philadelphia’da yaşayan 5000 çiftin evlilik cüzdanı incelenmiş ve yüzde 12′sinin evlilik başvurusu yaptıkları sırada aynı adreste oturduğu, yüzde 33′ününse birbirine beş ya da daha az sokak ötede yaşadığı görülmüş. Özetle, coğrafi mesafe arttıkça olası çiftler arasındaki evlenme oranı düşüyor. Bu yüzden birbirine yakın semtlerde oturan hatta komşu olanların, ev veya iş arkadaşlarının, üniversitede aynı dersleri alan veya aynı kampüste kalan öğrencilerin birbirine âşık olması kuvvetle muhtemel.
Aşkı arayanlara tavsiyeler: İki insan arasında romantik bir ilişki gelişebilmesi için ön koşul, bir tanışma fırsatıdır. İlişkiler mektup ve telefonla da gelişebilir elbette, hatta günümüzde olduğu gibi e-postalarla da heyecan verici hale gelebilir ama birine hakikaten âşık olabilmek için hâlâ onunla yüz yüze tanışmaya ihtiyacımız var.


ADRENALİN: EN KUVVETLİ AŞK İKSİRİ
Araştırmalara göre yalnız insanların yüzde 60′ı ilk görüşte aşka inanıyor ama âşık çiftler arasında birbirlerine ilk görüşte vurulduklarını söyleyenlerin oranı sadece yüzde 11. Buyurun buradan yakın! O halde olmayacak bir hayalin peşinde mi tüketiyoruz ömrümüzü? Pines’e göre hayır! Anlaşılan, yıldırım aşkı diye tarif ettiğimiz şey tamamen o anki ruh halimizle, daha doğrusu uyarılma eşiğimizle alakalı. Daha açık anlatayım: Korkmuş, kızgın, kıskanç, reddedilmiş yani bir sebepten kendini zayıf ve tehdit altında hisseden insan, kolay aşık olabilecek insandır. Başarı hazzından başı dönmüş, çok mutlu birisi de öyle… Çünkü insanın tutkuyla sevebilmesi, çılgınca âşık olabilmesi için önce fiziksel olarak uyarılması, yani kalbinin çarpması, heyecandan titremesi, kızarması, ne bileyim hızlı hızlı soluk alıp vermesi gerekir. Siz savaş zamanlarında ölüm korkusu altında yaşanan aşkları yahut kendilerini kaçıran kişiye âşık olanları duymadınız mı hiç? Tamam, korkmayın, bu kadar ileri gitmek şart değil, en basitinden herkes gibi siz de bir ilkbahar aşkı yaşamışsınızdır, değil mi?
Aşkı arayanlara tavsiyeler: İşe yarar aşk iksirlerinin istisnasız hepsi adrenalin veya benzeri bir madde içerir. Yani vücudumuzdaki adrenalin seviyesinin doğal olarak arttığı zamanların kıymetini bilmeliyiz, çünkü en çok böyle zamanlarda aşka açık oluruz. Savaş çağrısı yapmaya veya terörist saldırılarına davetiye çıkarmaya gerek yok; yüksek fiziksel veya duygusal uyarı yaratan durumlar işe yarayabilir. Mesela dans, tenis, doğa yürüyüşü, koşu, olmadı aksiyon filmleri, rock konserleri, yetmezse maceralı yurt dışı gezileri…


SENİ GÜZEL BULMAM İÇİN 1 SANİYE YETER!
Bizi kişilik mi daha çok cezbeder, yoksa dış görünüş mü? Cevap belli: Güya kimse sevgilisinin ya da eşinin dış görünüşüne âşık olmuyor. Anlat deseniz, anlattıkları sadece kişilik özellikleri… Doğru olabilir mi? Açıkçası, bilmiyorum. Size sorsam sanki başka türlü cevap vereceksiniz. Eşiniz için karizmatik diyeceksiniz; zeki espritüel, iyi kalpli, güvenilir olduğunu söyleyeceksiniz. Peki gerçek ne? Araştırmalara göre, bir insanın yüzüne 150 milisaniye baktığımızda verdiğimiz çekicilik puanı, aynı yüzü uzun uzun inceledikten sonra verdiğimiz çekicilik puanıyla aynı. Yani birisini güzel bulmamız için bize saniyenin 150′de 1′i yetiyor. Ardından bu kısacık zaman diliminde hissettiklerimizi bilinçdışımıza itip o kişinin karakter özelliklerine yoğunlaşabiliyoruz. Pines’in anlattıkları içinde beni en şaşırtan şey kendini gerçekleştiren kehanetlerin gücü oldu. Özetle, bir deney esnasında kendilerine güzel oldukları ima edilen kişiler dışarı çıktıklarında karşılaştıkları insanlara da hakikaten eskisinden daha güzel, hoş, çekici gelmeye başlıyor.
Aşkı arayanlara tavsiyeler: Özgüveninizi geliştirmeye ve hem dış görünüşünüzü hem de kişiliğinizi bir an önce iyileştirmeye bakın. Ayrıca kendini gerçekleştiren kehanetlerin gücünden faydalanın, yani olası eşlerinize tam aradığınız türden, seksi, heyecan verici, çekici kişilermiş gibi davranın.


BİR ELMANIN İKİ YARISI MI, ZIT KUTUPLAR MI?
“Türdeş kuşların sürüleri bir olur” diyor Ayala Malach Pines. Anlayacağınız, insanlar ilişkilerinde kendilerini rahat ve uyumlu hissedebilmek ve birlikteliklerinden daha fazla haz alabilmek için sevgili veya eş olarak kendilerine benzeyen kişileri seçmeye eğilimliymiş. Sırf fiziksel benzerlik de yetmiyormuş, eşlerin kişilik özellikleri ve özgeçmişleri bakımından benzemeleri de önemliymiş. Peki ya zıt kutupların aşkı denen şey, o bir efsane mi? Hayır ama birbirine taban tabana zıt insanlar arasındaki ilişkiler ne yazık ki çoğunlukla sonsuza dek sürmüyormuş.
Aşkı arayanlara tavsiyeler: Günün birinde dört nala çıkıp gelecek meçhul bir beyaz atlı prens tarafından kurtarılmayı beklemek yerine, ideal eşinizi size en yakın ortamlarda aramalısınız. Tüm önemli özellikleri size benzeyen kişiler arasında, kişiliği sizinkini heyecan verici ve tatmin edici bir biçimde tamamlayan birisi mutlaka çıkacaktır. Ve açıkçası o, “sizin için yaratılmış” sıfatını herkesten daha fazla hak ediyor.


Çikolatanın içindeki aşk tugayı: PEA
“Bir kere âşık olduktan sonra, evrim kuramcılarının bizi üremeye itmek için evrildiğine inandığı kimyasal bir süreç başlar. Bu süreç çeşitli hormonları ve ‘aşk ve şehvetin simyasını’ betimleyen bir tıp doktoru olan Theresa Crenshaw’un ‘aşk tugayı’ dediği diğer maddeleri içerir. Âşıkken, bu sürecin tetiklenmesi için sevgiliyi görmemiz, düşünmemiz hatta hayal etmemiz bile yeterlidir. Her şey, ismi uzun minik bir molekül olan feniletilaminle (PEA) başlar ve feromonlarla cinsellik hormonu dehidroepiandrosteronu da (DHEA) içerir.
Aşk molekülü olarak da bilinen PEA, beynimizin ürettiği doğal bir amfetamin ve âşık olmakla ilişkili heyecan, sevinç ve coşku gibi duyguların sorumlusu. Beyindeki PEA seviyesi yükseldiği zaman bir cinsel heyecan ve duygusal canlılık hissi oluşuyor. Âşık çiftlerin bütün geceyi sevişmekle veya derin, yürekten sohbetlerle geçirebilmesinin, dalgınlıklarının, cinsel uyarılmışlıklarının ve iyimserliklerinin, hayat dolu ve canlı olmalarının kimyasal nedeni tamamen bu. PEA iştahı da bastırıyor. Aşık çiftlerin birbirleri dışında her şeye karşı iştahlarını kaybetmeleri muhtemelen bundan. Hekimler ilk görüşte aşkı ve aşk bağımlılığını yüksek PEA seviyesiyle açıklıyor. PEA hücumuna bağımlı hale gelen kişilere aşk müptelası deniyor. Unutmadan, PEA çikolatanın içinde bol miktarda bulunuyor. Yani flört eden çiftlerin birbirlerine çikolata hediye etmesi de tesadüf değil.”


Hey, bu onun kokusu!
Dünyaca ünlü antropolog Helen Fisher’a göre, her insanın kokusu parmak izi gibi özel ve farklı, yani hepimizin bir “kişisel koku imzası” var. O yüzden, kokusunu beğendiğimiz biriyle tanıştığımızda, içimizde o kişiye duyduğumuz çekimi güçlendiren bir tutku uyanıyor. Kısacası koku da aşkın önemli bir faktörü. âşık olduğumuz kişinin kokusunu hiç unutmuyoruz. Hatta o kişinin kullandığı parfümü yıllar sonra duyduğumuzda bile geçmiş zihnimizde canlanabiliyor.




Aşkın sihri, simyası, ilmi, matematiği

‘Sabah enerjisi olacağım’

sabah enerjisi olacagim


HT PAZAR / Aslı ÖZTÜRK


Türkiye’de “Futboldan anlayan kadın” denince akla gelen ilk isimlerden biri şüphesiz Simge Fıstıkoğlu… Spordan sonra habere ve lifestyle televizyon programcılığına yelken açan başarılı programcı, kariyerindeki farklı deneyimlerin avantajlarından yeni projelerinde faydalanıyor. Fıstıkoğlu yakında “Yeni Bir Gün” adlı yeni ve enerjik programıyla haftaiçi her sabah Show TV ekranlarında olacak. Program için geri sayım başladı bile…


Kadın kadına ilk buluşmalar risklidir. “Acaba elektiriğimiz tutacak mı, yoksa bir soru bir cevap modunda bir sohbet mi olacak” diye düşünürüm genelde. Simge’yle birbirimize “Merhaba” der demez muhabbete başladık. Biraz kariyer değerlendirmesi, biraz dedikodu derken röportaja başlamak da bitirmek de epey zor oldu. Karşımdaki genç kadın, hem kendinden emin ve tuttuğunu koparmaya niyetli hem de bir o kadar alçak gönüllü ve pozitifti. Habertürk TV’de spor müdürlüğünden gece haberlerine geçen Simge Fıstıkoğlu, şimdi Show TV’de yeni, enerjik bir programa başlıyor. Yeni programında spordan magazine, siyasi gündeme kadar birçok konu ve konuk olacak. Fıstıkoğlu, Show TV ekranlarında hafta içi her sabah yayınlanacak “Yeni Bir Gün” programıyla önümüzdeki haftalarda karşısınızda olacak…

Hayırlı olsun yeni programınız, nasıl bir şey bekliyor bizi?

Yeni güne uyanan herkesin hem gündemdeki olaylardan haberdar olabileceği hem de yeni bilgiler edinebileceği bir program olacak. Türkiye ve dünyanın siyasi gündemi bir yana; sağlık, spor ve magazin gündemine de yer vereceğiz. Seyirciyi de içine alan, interaktif bir program olacak.

“Sabah şekeri” kıvamında bir şey olmayacak sanırım…

Sabah saatlerinde insanların enerjisi çok düşük olur. Ben programı izleyenlerin iyi bir başlangıç yapmalarını sağlamak istiyorum. “Sabah şekeri” demek doğru olmaz, “Sabah enerjisi” olacağım.

‘FUTBOL OYNAMIŞLIĞIM BİLE VAR’
Programın içeriğine nasıl karar verdiniz?
Ben ve kanal yönetimi değerlendirdik; haber bülteni kıvamında olmasın, yeni bir şey olsun istedik. Çünkü ben kendimi hiçbir zaman haber spikeri olarak adlandırmadım. İşimi soranlara “Televizyon programcısıyım” diyorum. Yaptığım programların içeriğini de hazırlıyorum. Bu programın da zengin bir içeriğe sahip olması için uğraşıyorum.

Şimdi “lifestyle” bir program hazırlarken spor müdürü titriyle tanındığınız dönemin de işinize katkısı olur mu?

Spordan sonra gece haberlerini sundum. O dönem yaşadığım tek endişe işi hakkıyla yapabilmekle ilgiliydi. Ancak gece bülteni hazırlayıp sunmak benim ruhumu yordu. Lifestyle’a geçiş yapmak en çok istediğim şeydi.

Kadın spor spikerleri tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de revaçta. Siz de öncü isimlerdensiniz. Hep ilgili miydiniz sporla yoksa tesadüf mü?

Spor her zaman hayatımdaydı. 7 yaşında ata binmeye başladım ve 10 sene aralıksız devam ettim. Denemediğim spor kalmadı. Futbol oynamışlığım bile var. Ancak profesyonel bir sporcu olmadım.

Futbola ilgi nereden kaynaklanıyor?

Annem çok sıkı bir Fenerbahçeli, babam da fanatik bir Galatasaraylı. Çocukken babamla maçlara giderdik. Sonra da mesleğimin bir parçası haline geldi.

‘MONTAJ DA YAPIYORUM, PERFORE DE OKUYORUM’
Özellikle istemediniz yani?

Her zaman televizyon programcısı olmak istedim. Soru sormayı, haber hazırlamayı ve sunmayı öğrenmem gerekiyordu. Bunların hepsini sporun içinde yapabileceğimi fark ettim. Kendimi her yönden geliştirdim. Montaj da yapıyorum, perfore de okuyorum.

Sıkıldığınız olmadı mı erkek egemen bir atmosferden?

Asla… Erkeklerin dünyasında söz sahibi olmak insana büyük bir haz veriyor.

İlla ki eleştirenler olmuştur?

Spor bülteni hazırlayıp sunduğum zamanlarda kadınlara olan önyargının farkına vardım. Ama benim “Sen futboldan ne anlarsın” tarzında aldığım eleştiriler yüzde 10′u geçmez. Eğer işinizde iyiyseniz insanlar sizi kabullenirler. Televizyon röntgen gibidir. Kötüyseniz bunu gizleyemezsiniz.


‘YARIM KALMIŞ ŞÖHRETLER MEZARLIĞI VAR’
Spor müdürlüğü yapmış bir kadın olarak, kadın ve futbol ikilisi için ne söylersiniz?
Herhangi bir konudan anlayabilmek için cinsel organ değil, beyin gerekir. Dolayısıyla kadınlar da futboldan anlayabilir. “Kadın futboldan anlamaz” saçma bir önermedir.

Peki ya kadınların gittikçe artan futbol sevgisi…

Sevgilisine ya da iş ortamındaki insanlara sevimli görünmek için futboldan anlıyormuş gibi yapan kadınlar var. Onlara tavsiyem, yapmasınlar! Zevk alıyorlarsa, maç izlesinler tabii.

Nasıl olur ki “futboldan anlıyormuş” gibi görümek?

Maçlara gittiğimde kadınlara dikkat ediyorum. Özellikle yanlarında erkek varsa, hakem daha düdüğü çalmadan “Ofsayt ofsayt” demeye başlıyorlar. Kadınların futboldan anlaması resmen zorunluluk oldu.

Sosyal medya da anlıyormuş gibi yapmayı kolaylaştırdı sanki…

Kızlar maça gidiyor ve sürekli tweet atıyorlar. “Of bir gol atamadık ya” gibi cümleler görüyorum. Erkeklerin yaptığı baskıya bakar mısın? Futbol, kadınlar için resmen bir sosyal sorumluluk projesi oldu.

Medya sektöründeki “kadın spor spikeri” artışı da bundan dolayı mı acaba?

Gerçek futbol seyiricisi, kadın sunucu için program izlemez. Ancak futboldan anlayan bir kadının varlığı güzel bir bonustur, renktir. Kadın spor spikeri olgusu tüm dünyada trend.

Bu bir “güzel kadın olsun” trendi mi başka bir şey mi?

Bir kadının güzel olduğu için ekrana çıktığını düşünmek, saflık! Eğer işi bilmiyorsa, kendini geliştirmiyorsa ortadan kaybolur. Medya sektöründe yarım kalmış şöhretler mezarlığı var. Ben oradakilere “Olamadan ölenler” diyorum.

Türkiye’de durum nasıl?

Şu sıralar eski rekabet ortamı yok. Ben, Burcu Esmersoy, Sine Büyüka ve birçok başarılı kadın spiker başka alanlara yöneldi.

Aynı anda kulvar değiştirmenizin ortak bir sebebi mi var acaba?

Şahsım adına cevap verirsem; kendimi geliştirmek, yeni şeyler öğrenmek istedim. Diğerlerini bilemiyorum.

Spor spikerliği tanınırlığı arttırmada etkili mi peki?

Eğer şöhret olmak isteseydim magazin figürü olabileceğim bir meslek seçerdim. Benim tercihim iyi bir kariyer yapmaktan yana oldu. Medya sektöründe haksız rekabet olsa da hak eden bir gün karşılığını alıyor.


‘Arapça öğreniyorum’
Simge ne yapar peki iş dışında?
Yeni şeyler öğrenmeyi seviyorum. Ömrümü kursiyer olarak geçirebilirim. Spora gidiyorum, bir oyuncu koçundan ders alıyorum ve Arapça öğreniyorum.

Arapça’ya olan ilginizi neye borçluyuz?

Ortadoğu; Türkiye’nin yanıbaşında, kaynayan bir coğrafya. Her gün bir şeyler oluyor. Olan biteni sadece Batılı ülkelerin basınından takip edebiliyoruz. Gerçekte neler olduğunu anlayabilmek için Arapça öğrenmeye karar verdim. Çünkü Türkiye’nin Ortadoğu’nun rol modeli olacağına inanıyorum. Hem Ortadoğu’da da çalışabilirim. Başarılı olmak için sürekli bir şeyler öğrenmek gerekiyor. Ben en başarılı programlarından sonra bile “Fena geçmedi, daha iyi olabilirdi” diyen bir insanım. Bol bol özeleştiri yaparım. Hatta öyle ki kendime haksızlık etme noktasındayım.

Oyuncu koçundan ders almak da iş için mi yoksa hobi mi?

Beden dili, ses, nefes ve mimikleri kullanma konusuda ders alıyorum. Fiziki çalışmalar yapıyoruz. Mekik çekip aynı anda şarkı söylüyorum. Diyaframım güçlendi. 10 saat durmadan konuşabilirim.

O kadar dersin üstüne bir de oyunculuk teklifi gelirse kabul eder misiniz?

Anı olsun diye bir filmde rol almıştım. Ancak bir gazeteciyi canlandırıyordum, zorlanmadım. Başrol olmak istemem ama oyunculuk çok keyifli. Tekrar deneyebilirim.




‘Sabah enerjisi olacağım’

Caddeler göle döndü

caddeler gole dondu


kadinayakkabisi.org adresinden Caddeler göle döndü içeriğine bakıyorsunuz. Lütfen sitemizi takibe devam ediniz!



Caddeler göle döndü

17 Ağustos 2013 Cumartesi

Şehirden fısıltılar

sehirden fisiltilar


HT CUMARTESİ / Heja BOZYEL


Geçtiğimiz hafta bizim için bu sene 21′incisi düzenlenen Sziget Müzik Festivali demekti. “Sziget” diyerek uyandık, Sziget yorgunluğuyla uyuya kaldık. İlk kez gelenler festival âşığı oldular, benim gibi müdavimler ise hasret giderdi.
Sziget, 1993′ten beri Budapeşte’de Tuna Nehri üzerinde “Özgürlük Adası” olarak da bilinen 108 hektarlık Obudai-Sziget Adası’nda düzenleniyor. Bunun sadece gençlere yönelik bir müzik festivali olduğunu sananlar çok yanılır. Sziget’te konserler işin sadece yüzde 35-40′lık bir bölümü. Gerisi, fazla düzenli, Macaristan’ın eski komünist rejiminin izlerini taşıyan bu nedenle de asla meşhur İngiliz festivallerine benzemeyen (daha temiz, daha kontrollü, daha sakin) ama yüzde 100 özgürlük mantığıyla yürüyen bir sistem. Aniden karşılaşabileceğiniz sokak tiyatroları, gün boyu flörtöz bir şekilde dolaşan festivalcilerin yaratıcı kostümleri, kibar ve eğlenceli sosyalleşme denemeleri, adrenalin dolu aktiviteler, sirkler, kişisel gelişim alanları, atölyeler, muazzam aydınlatılmış ormanlar, her biri kendine has çadırlar, muazzam gün batımı izlenebilen plaj derken Sziget başlı başına bir cumhuriyet. Her sene 1 hafta boyunca kimsenin kimseyi yargılamadığı, herkesin gönlünce eğlendiği, isteyenin kafa dinleyebildiği bir ada. Ama müziği asla göz ardı etmeyin çünkü son geceye kadar keşfedemeyeceğiniz sayıda çok sahne ve parti alanı var burada. Afrika müziğinden Balkanlar çadırına kadar aklınıza gelen her şey yani!


DİKKAT: TÜRKLER HER YERDE
21. yaşına gelen Sziget’te bu sene Türk istilası vardı. Festivalin girişinde Avrupa’daki bütün müzik festivallerinin kaç km uzakta olduğunu gösteren yön oklarına bu kez ilk kez Roc’n Coke da eklenmişti. Ama durun, bu daha başlangıç. Nüfusun 372 bine ulaştığı adada 500′den fazla Türk misafir bulunuyordu.


BİR GÜNDE NELER OLUYOR
Festival alanında ne yaşayacağınız tamamen size bağlı. Dilediğiniz kişi olabilirsiniz. Dilediğiniz kadar lüks bir eğlence de yaşayabilirsiniz, alabildiğine doğal da olabilirsiniz. Konserler yaklaşık 16.00 civarında başlıyor. Öncesinde “boya”, “balon” gibi partilerle coşmak serbest. Ya da aynalarla dolu labirentlerde gezmek, devasa dönme dolap Sziget Eye’da romantizm yaşamak, bungee jumping yapmak, hamster tekerleği tarzı silindirlerde yürümeye çalışmak, festivalin oldukça geniş tasarım alanında alışverişe çıkmak, yüzmek, bir ağaç altında kitap okumak, stencil yapmayı öğrenmek gibi sonsuz alternatifiniz var. Acıkırsanız Hint mutfağından tutun da dönere kadar her yemek mevcut. Bolca meyve de bulabilirsiniz. Ama festivalin milli yiyeceği sosisli sandviç. Macaristan’ın meşhur sosisleriyle 3 öğün beslenebilirsiniz. Saat 19.00 sonrası ana konserler başlıyor. 24.00 civarı konserler biterken dev çadırlarda partiler devam ediyor. Ana sahne dışında çadırlardaki konserlerin çok kalabalık olması biraz yorucu ama çıkışa yakın yerde konuşlanıp her konserde en az 3-4 şarkı izlemek gerekli. Saat gece yarısını geçtikten sonra ve siz çadırdan çadıra sahneden sahneye yürümekten bitap düşmüşken eğlence bitmiyor tabii. Büyüklü küçüklü barlarda “sabahlar olmasın” tadında dansa ve flörte devam! Taşkınlık yapanlara kesinlikle müsamaha gösterilmiyor, güvenlik görevlileri tek hamleyle ortamı sakinleştiriyor. Sabaha karşı 03.30 civarı insan sayısı azalıyor. Kalanlar genelde eğlenmeye devam eden gruplar ya da “eşleşememiş” bekârlar ve alkolü fazla kaçıranlar. Özellikle Chuck Norris Bar’da bu saatlerde eğlence son noktaya varmış, barın üstü dahi dans edenlerle kaplanmış oluyor. Gerçi aynı şarkıları her gece aynı sırayla çalıyorlar ama Chuck Norris ilk göz ağrımız ve Sziget’te bizi bulabileceğiniz yerlerden biri. Her sene değişen mönülerine bu sene “Hot Turkish” (Ateşli Türk) adlı bir kokteyl de ekledikleri için gönlümüzde ayrı bir yerleri var.
05.00 civarı gün aydınlanmaya, sesler azalmaya başlıyor. Şimdi Budapeşte’ye dönüp, kanalların kenarında yürümek ve fotoğraf çekmek için ideal zaman. Avrupa’nın en güzel aydınlatılan şehrinin ışıkları Tuna Nehri boyunca öylesine büyülü yansımalar yaratıyor ki bunu görmeden bir Sziget tamamlamak olmaz! Saat 07.00, kahvenizi ve ağrı kesicinizi içip yatağınıza girme vakti. Yarın yeni bir festival günü.


SENEYE GÖRÜŞÜRÜZ
Bu sene Türkler’in sayısı 2.5 kat artmış. Seneye bu rakamın daha da fazla olacağı düşünülüyor. Bu nedenle gitmekten vazgeçebilirim bile ama gidersem “Bir kahve falı standı açsam” diyorum. 1 senelik kazancım çıkar, eminim. Ayrıca iş fikri olarak zeytinyağlılar standı, nazar boncuğu takıları standı gibi Türk işlerine girmenizi öneririm. Çok talep var, demedi demeyin. Şimdiden plan yapıyorum çünkü bir kez daha #kalbimszigettekaldi. Seneye görüşürüz!


Gitmek isteyenlere notlar
· Biletlerinizi mümkün olduğunca erken alın, vize işlemlerinizi olabildiğince erken halledin.
· Çok çok rahat ayakkabılar, yağmurluk, hırka, sinek kovucu ve mayo almayı unutmayın. Ada büyük ve yürümekten başka ulaşım imkânı yok.
· Tuvaletler temiz, çok fazla ve bu nedenle sıra az, endişe etmeyin.
· Yanaşıp konuşan her genç erkeği ya da kızı size yazıyor zannetmeyin. Herkes Türk değil. Herkes yazma peşinde değil. Eğlenmek, tanışmak, kaynaşmak esas olan.
· Evlilik çadırında isterseniz iPad’inizle dahi evlenebiliyorsunuz, deneyin.
· Ön yargılarınızı bırakın, onlar Türkiye’de kalsın, burası Özgürlükler Adası.


Konserler
* Blur her zamankinden iyiydi. Damon Albarn seyircilerin arasına karışıp herkesin elini tutunca alanda izdiham oldu.
* Franz Ferdinand yine herkesi dans ettirmeyi görev edinmişti. Çaldıkları yeni şarkıları da bağımlılık yapmaya müsait.
* Skunk Anansie yine iyiydi, özellikle fotoğraf verme konusunda.
* The Fratellis beklenenden iyiydi.
* Mika olmasa da olurdu ama ilk kez izleyenleri eğlendirdi.
* Empire Of The Sun özellikle sahne düzeni, dansçıları ve ışıklarıyle festivalin en iyisiydi.
* Woodkid damardan içimize aktı. O nasıl bir sahne nasıl bir ses!
* Katy B kapanış karmaşasında kaynadı.
* David Guetta ışık şovu gibiydi.
* Nick Cave’i kaçırdım çok üzgünüm.
* Parov Stellar Band o kadar kalabalıktı ki izlemek zor oldu.


Önümüzde sene yine ağustos ayında gerçekleşecek Sziget Festivali ile ilgili bilgi almak, geçtiğimiz senelerden videolar izlemek, fotoğrafları görmek ve vakti gelince indirimli biletlerden yararlanabilmek için szigetturkiye.com adresini takip edin. Sziget Türkiye ekibi ile tanışınca zaten festivali de daha çok seveceksiniz.




Şehirden fısıltılar

Klasik erkeğin yaz gardırobu

klasik erkegin yaz gardirobu


HT CUMARTESİ


1. Spor ceketler
Astarsız ceketler yaz aylarında kurtarıcınız olacak. Lacivert ya da bej gibi bir renk seçerseniz her şeyle rahatlıkla kullanabilirsiniz.


2. Casual gömlek
Hem işe hem de dışarıya çıkarken jean’le giyebileceğiniz casual beyaz gömlekler yaz için ideal.


3. Kanvas pantolon
Özellikle haki renkli kanvas pantolon, lacivert blazer ceketle tamamlandığında yazın vazgeçilmez yaz parçası haline geliyor.


4. Spor gömlek
Ekoseli, çizgili… Seçenek çok. Özellikle koton olanları tercih edin pişman olmayacaksınız.


5. Beyaz gömlek
Takım elbise giymek zorundaysanız o zaman mutlaka üzerinize göre dikilmiş beyaz gömleğiniz olmalı. Yalnız gömleğin kumaşının ince olmasına dikkat edin.


6. Şort-bermuda
Yaz şort ya da bermudasız geçmez! Kargo bol cepli modeller yerine klasik kanvas şortları tavsiye ederiz.


7. Keten takım elbise
Her klasik tutkunu erkeğin gardırobunda en az bir keten takım bulunmalı.


8. Loafer-makosen
İnce tabanlı makosen ya da süet loafer’ları jean ve kanvas pantolonlarla çorapsız da giyebilirsiniz. Lacivert, kahverengi gibi koyu renkleri tercih edin.


9. Jean
Evet yazın da jean vazgeçilmez ama ince olanlar.


10. V yaka triko
İncecik V yaka trikolar, ceket giymediğiniz zaman alternatif olacaktır. Gömlekle ya da sıfır yaka düz tişörtlerle tamamlayabileceğiniz bu trikoların düz renkte olanlarını tercih edin.




Klasik erkeğin yaz gardırobu

Trend önderleri

trend onderleri


HT CUMARTESİ / Esra ÇORUH


Trendlerin doğurduğu sonuçlardan biri ve en önemlisi hiç şüphesiz alışveriş çılgınlığı… Peki bizi her sezon vitrin camlarına yapıştıran, gardırobumuzu değiştirmemize neden olan şeyleri hiç düşündünüz mü? İşte moda tarihine damgasını vuran ilham kaynakları


Moda hızla değişirken her sezon trendlerin göz boyayan ancak eğlenceli ve kışkırtıcı taraflarına esir oluyoruz. Neredeyse tüm dünyayı aynı anda etkisi altına alan trendlerin ilham kaynaklarını deşifre ediyoruz…
Bazı ünlü isimler sadece yaptıkları işlerle değil, moda dünyasına getirdikleri yeniliklerle de önder oldular. Üstelik tarzlarından asla ödün vermediler. Ve haklı olarak moda tarihine geçtiler.


Alexa Chung ‘Peter Pan yaka’
Peter Pan yani bebe yaka, stil ikonu Alexa Chung sayesinde popüler oldu. Hanım hanımcık kıyafetlerin simgesi olan bebe yaka, Chung’ın en çok tercih ettiği detaylar arasında. Onun sayesinde biz de bu yakayı sevdik!


Olivia Palermo ‘balerin ayakkabı’
Model ve oyuncu Olivia Palermo hem rahat hem de şık tarzıyla son zamanların bir numaralı stil ikonu. Abartıdan uzak, zarif ve zevkli bir stile sahip Olivia Palermo kendi tarzını “eklektik ve bol aksesuvarlı” olarak tanımlıyor. Palermo’nun stilini en iyi özetleyen 3 şey ise, aksesuvar, babet ve elbise. Bu parçalar onun anahtar notaları ve özellikle balerin ayakkabıları yani babetleri şıklığını tamamlayan parça.


Sarah Jessica Parker ‘stiletto’
“Manolo Blahnik stilettolar”ı denince aklımıza Sex and The City’de sokakları aşındıran Carrie Bradshaw karakteri geliyor. Sarah Jessica Parker’la popüler olan stiletto’lar, fetiş objelerinin başında geliyor. Günlük hayatında da stiletto’lardan vazgeçmeyen Sarah Jessica Parker, bizi de cesaretlendirdi sayesinde marketebile stiletto’yla gider olduk.


Kate Moss ‘skinny jean’
Modanın en etkili isimlerinden Kate Moss’un gardırobunun vazgeçilmez parçası jean. Jean’i Kate Moss’suz, Kate Moss’u da jean’siz düşünemiyoruz. İster şık isterse spor Kate Moss jean’i en çok tercih eden isim olarak moda tarihine geçiyor ve önderliği üstleniyor.


Mary Kate-Ashley Olsen ‘yuvarlak gözlükler’
Meşhur ikizlerin takıntılı olduğu aksesuvarların başında hiç süphesiz yuvarlak güneş gözlükleri geliyor. Birkaç sezondur popüler olan yuvarlak güneş gözlüklerinin trend öncülerinden olan Mary Kate-Ashley Olsen, The Row markalarıyla da parlamaya devam ediyor.


Audrey Hepburn ‘kısa paça pantolon’
Küçük siyah elbisesi, kolyesi ve kedi gözlüklerinin yanı sıra Hepburn’ün kısa paça pantolonları moda dünyasına damgasını vurmuştur. Stil ikonu Audrey Hepburn kısa paça pantolonuyla trend öncüsü olmakla kalmayıp kadın giyimine maskülen şıklığı eklenmiştir.


Diane Keaton ‘maskülen’
Sezonun trendi takım elbiseler hepimize Diane Keaton’ı hatırlatır. Sinema tarihinin en dişli karekterlerinden olan biri olan Annie Hall, maskülen şıklığın simgesidir. Bu trendi ölümsüzleştiren ise bu karakteri canlandıran Diaen Keaton.
Birkaç sezondur da bu trend yükselişte. Biz de maskülen rahatlığı çok sevdik!


Moda öncüleri: Stil İkonları


Moda her şeyden ilham alabiliyor. Sanat, mimari gibi değişmez öğelerin yanı sıra ‘ünlü faktörü’ modanın bel kemiğini oluşturuyor. Peki her ünlü stil ikonu olabilir mi? Tabiki hayır! Öyleyse stil ikonlarınımızı seçerken nelere dikkat etmeliyiz ona bakalım…


- BENZİYOR MU?
İlham aldığınız ünlülünün size biraz benzemesi gerekir. Hollywood’da size tıpatıp benzemeyen birini bulamazsınız ancak en azından sizin tarzınıza ve vücut tipinize benzeyen birini her zaman örnek alabilirsiniz.


- KİM OLMAYA ÇALIŞIYORSUN?
Kimseye birebir benzemeye çalışmayın. Yaşam koşullarınıza ve tarzınıza yakın olan ünlülerden iham alın.


- YARIŞMAYA GEREK YOK!
Ünlüler kıyafet ve aksesuvara çok para harcayabilirler, siz onlarla bu konuda yarışamazsınız. Onlarda gördüğünüz her parçayı almaya çalışmayın. Beğendiğiniz parçaların benzerlerini ucuz kaçış noktalarında keşfedin.


- UCUZ ALTERNATİFLERİ KEŞFEDİN
Olivia Palermo ve Cara Delevingne gibi stili beğenilen ünlüler gibi siz de pahalı parçalar yerine ucuz alternatiflerle tarzınızı oluşturabilirsiniz. Ünlülerden ilham almak demek pahalı parçalara yatırım yapmak değildir, unutmayın.


İlham Kaynağı Filmler


Moda dünyası sinema ile buluştuğundan beri filmlerde görmeye alıştığımız kostüm ve aksesuvarlar o yılın modasını etkiliyor. Moda tasarımcılarına ilham kaynağı olan beyazperde, aynı zamanda izleyicilere moda hakkında fikir de veriyor. Beyazperdeden hayatımıza sızan birçok tşey rend oldu ve birden fazla film modaya yön verdi.


İşte modaya ilham kaynağı olan unutulmaz 5 film:


1- THE GREAT GATSBY (2013)
Robert Redford ve Mia Farrow’un zihinlerimize kazındığı 1974 tarihli orijinalinin üzerine gelen Fitzgerald uyarlaması, farklı duruşuyla sevildi. Hip hop ve elektronik şarkıların üzerine kurgulanan parti sahnelerinde kullanılan kostümler ‘glam’ kelimesinin hakkını sonuna dek verecek cinsten. Zaman kavramının önemini yitirdiği ışıltılı bir uyarlama.



2- BREAKFAST AT TIFFANY’S (1961)

Paramount yöneticilerinin Holly Golightly rolünü Marilyn Monroe için düşündüklerini biliyor muydunuz? Anlaşılması güç ama gerçek. Bugün geriye dönüp bakıldığında bu rolü Audrey Hepburn’den başkasının oynayabilmesi imkânsızmış gibi geliyor. Hepburn, bu filmle birlikte tepeden tırnağa kusursuz bir moda ikonu haline gelmeyi başarmıştı.


3- ANNIE HALL (1977)
Bir Woody Allen filmini bu listeye almamak söz konusu olamazdı. 70′lerin sonundan günümüze dek özellikle New York’tan hikâyeler anlatan efsanevi yönetmen, o dönemde çalkantılı bir birliktelik yaşadığı Diane Keaton’ı son derece maskülen bir çizgide giydirmiş ancak ortaya koydukları bu yalın ve basit görsellik, sadece New York’lu değil tüm dünyada modern şehirli kadınların aklını başından alarak dev bir moda akımının tetikçisi olmuştu.


4- IN THE MOOD FOR LOVE (2000)
Bu filmi ancak bir tek kelime özetleyebilir ‘zarafet’. Kar Wai Wong imzasını taşıyan film, her ayrıntısıyla bir moda çılgınlığı gibi. Maggie Cheung’un muhteşem fiziği için özenle tasarlanan kostümler, sadece 1960′lar Hong Kong sokakları için değil günümüz kadınları için de neredeyse birer fetiş objesine dönüştü.


5- THE COOK THE THIEF HIS WIFE and HER LOVER (1989)
Söz konusu olan bir Peter Greenaway filmi ise kostüm tasarımı konusunda ‘sıradan’ olmayan bir çizgi beklemek gerekir. 80′lerin son günlerinde karşımıza çıkan bu son derece ilginç ve fantastik filmde Helen Mirren karizmatik bir güzelliğin adeta zirvesini yaşıyor.


Unutulmaz Moda Sözleri


Ünlülerden ilham almak için onların sadece görünümlerinden değil, özellikle söylediklerinden de feyz almak gerekir. Bu konuda ünlü tasarımcıların tarihe geçen moda sözlerine göz atmakta fayda var!


‘Amaç insanları değiştirmek değil, kim olduklarını kıyafetlerle anlatma fırsatı vermek’
Dries Van Noten


‘Şıklık, üzerinizdeki kıyafetten çok, bir kişilik meselesidir.’
Jean-Paul Gaultier


‘Bir kadın, küçük siyah elbise ile asla fazla veya az şık giyinmiş olmaz.’
Karl Lagerfeld


‘Elbise bir kadının vücudunun hatlarını takip etmeli, vücut elbisenin hatlarını değil.’
Givenchy


‘Moda geçer, stil kalır.’
Coco Chanel


‘Tüm dünyada kadınlar benzer bir sebeple giyinir, diğer kadınları rahatsız etmek için.’
Elsa Schiaparelli


‘Stil ve moda arasındaki fark, kalitedir.’
Giorgio Armani


‘Moda, sadece tahammül etmesi çok zor bir çeşit çirkinliktir, bu yüzden her 6 ayda bir değiştirmek zorundayız.’
Oscar Wilde


‘Stil, konuşmadan kim olduğunu söylemenin yoludur’
Rachel Zoe


‘Herkes giyinip güzel görünebilir ama en şaşırtıcı olan insanların boş günlerinde nasıl giyindikleridir.’
Alexander Wang




Trend önderleri

16 Ağustos 2013 Cuma

Sakal erkeğe 8 yaş ekliyor

sakal erkege 8 yas ekliyor


GAZETE HT


Shahmalak, gönüllü gruba aralarında David Beckham ve George Clooney’nin de olduğu ünlülerin sakallı ve sakalsız fotoğraflarını gösterdi.


Gönüllüler, sakallı fotoğraflarda ünlülerin yaşlarını 5-8 yaş daha büyük tahmin etti.




Sakal erkeğe 8 yaş ekliyor

Hangi ülkede ne kadar Türk okuyor?

hangi ulkede ne kadar turk okuyor

\

kadinayakkabisi.org adresinden Hangi ülkede ne kadar Türk okuyor? içeriğine bakıyorsunuz. Lütfen sitemizi takibe devam ediniz!



Hangi ülkede ne kadar Türk okuyor?

Türkiye'ye Barbara'yı tanıtan liseli!

turkiye ye barbara yi tanitan liseli

\

kadinayakkabisi.org adresinden Türkiye’ye Barbara’yı tanıtan liseli! içeriğine bakıyorsunuz. Lütfen sitemizi takibe devam ediniz!



Türkiye'ye Barbara'yı tanıtan liseli!

15 Ağustos 2013 Perşembe

O proje ilkokul öğrencisine ait

o proje ilkokul ogrencisine ait


Bursa’da yaşayan lise öğrencisi, 6 yıl önce ilkokuldayken hayal edip maketini yaptığı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’a gönderdiği “İstanbul Boğazı’nın teleferikle geçilmesi projesi”nin yapımına başlanacağını öğrenince çok sevindi. Öğrenci, şimdi de Etiler-Çamlıca arasında kurulması planlanan hat hizmete açıldığı gün düzenlenecek törene katılmayı hayal ediyor.


Bozüyük Fen Lisesi öğrencisi Bekir Kurt, İnegöl Ticaret ve Sanayi İlköğretim Okulu’nda 4′üncü sınıfa giderken 2007 yılında bir proje yarışması düzenlendiğini  ve “İstanbul Boğaz Geçidi İçin Teleferik Projesi” hazırlayıp etkinliğe katıldığını anlattı.İstanbul’a hayran olduğunu ve bundan dolayı projesini bu kente yönelik oluşturduğunu dile getiren Kurt, şöyle devam etti:


“BANA BİLGİSAYARIM OLUP OLMADIĞINI SORDULAR”


“Projeyi ailemle beraber hazırladık. Bir maketini hazırladık. Öğretmenim Hatice Kılıç ve müdürüm Hüseyin Avni Okumuş, sağ olsunlar desteklerini eksik etmedi. Onların yardımlarıyla bir mektup yazdım ve bununla maketin fotoğraflarını ve proje dokümanını İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına gönderdik. Sağ olsunlar kendileri cevap vermemezlik yapmadı. İki gün sonra bize geri döndüler. Beni birisi aramıştı. Yanlış hatırlamıyorsam Belediye Başkanımız Kadir Topbaş aramıştı. Bana bilgisayarımın olup olmadığını sordu. Projenin uygulanabilirliğini düşündüğünü anlatmıştı ve teşekkür etmişti.”


“TÖRENDE İSMİM OKUNDUĞUNDA ŞAŞIRDIM”


Kurt, söz konusu telefon görüşmesinin ardından okulunda kendisinden habersiz bir tören düzenlendiğini belirtti. Törende ismi okunduğunda şaşırdığını ve Topbaş’ın gönderdiği dizüstü bilgisayarla teşekkür mektubunu teslim aldığını dile getiren Kurt, mektupta, “Sevgili Bekir. İstanbul’a olan sevgin ve boğaz geçişi için önerdiğin teleferik fikri beni duygulandırdı. Derslerinde üstün başarılar diliyorum” yazdığını belirtti.


“BELKİ BİZİ DE AÇILIŞA ÇAĞIRIRLAR”


Birkaç gün önce gazete haberlerini okuyan arkadaşlarının, İstanbul Boğazı’nın teleferikle geçişi için proje hazırlandığını söylediğinde çok mutlu olduğunu anlatan Kurt, şunları kaydetti: “Bu projede annem, babam, eski öğretmenim ve okul müdürümün emekleri çok büyük. Teleferik projesinin yapılacağını duyduktan sonra ‘Belki bizi de temel atma programına çağırırlar, bizi de açılışa çağırırlar’ diye düşündüm. Sayın Başkan Kadir Topbaş’a teşekkür ederim. En büyük hayalimi gerçekleştiriyorlar. Zamanın en büyük bilgisayarını göndermişti. Şimdi tekrardan büyük bir hayalim olan teleferik projesinin açılışına beni de davet ederse çok memnun olurum.” Kurt, projeyi, İstanbul trafiğinin çözümüne yönelik olarak planladığını sözlerine ekledi.


AA




O proje ilkokul öğrencisine ait

6 Ağustos 2013 Salı

Özel Dedektiflik

evlilik öncesi takip Otomatik taslak


Evlilik bireylerin yaşamlarında atıkları en önemli adımdır ve evlilik kararı verdikleri en önemli kararlardan biridir. Daha önce hiç tanımadığı bir insan ile yaşamını birleştirme kararı veren insanlar, sevdiği ve tanıdığını sandığı kişiler hakkında olabildiğince fazla bilgiye sahip olmalıdırlar. Evlilik öncesi güven önceden tanışmayan kişilerin evlenme kararı almaları sırasında çok önemli bir olgudur, ancak tek başına güvenmekle büyük bir hataya düşülme olasılığı da artmaktadır.


Evlendikten sonra hiç tanımadığınız biriyle yaşamınızı birleştirdiğinizi öğrenmemek için, eşim beni aldatıyor mu? Gibi soruları kendinize evlendikten sormamak için, evlenmeden önce mutlaka evleneceğiniz kişi ile ilgili çok daha fazla bilgi edinmeniz gerekmektedir.


Profesyonel kişilerce yapılacak bir evlilik öncesi araştırma ile tüm sorularınız cevap bulacak ve tüm kaygılarınızı gidermiş olacaksınız. Sağlıklı bir evlilik yapabilmek için, evlendiğiniz kişiyi çok daha fazla tanımanız bir zorunluluktur. Evleneceğiniz kişi size söylediği kişimi? Bunu anlayabilmenin ve bu tip kaygılardan kurtularak, yaşamınızı birleştirebilmeniz için, evlilik öncesi araştırma yaptırarak, sevdiğiniz kişinin gerçekte söylediği kişi olup olmadığını öğrenebilirsiniz.


Evleneceğiniz kişi gün içerisinde neler yapıyor? Arkadaş çevresi kimlerden oluşuyor? Alışkanlıkları, hobileri neler? Geçmişinde başka evlilikler var mı? Başka ilişkileri var mı? Tüm bu sorularınızı yanıtlayacak bir dizi araştırma sonucunda elde edilecek veriler ışığında tüm gerçekleri öğrenebilirsiniz.


Profesyonel özel dedektiflik büromuz, tüm bu soruların ve şüphelerinizin aydınlatılmasını ve giderilmesini sağlayacak araştırmaları büyük bir gizlilik ve titizlikle yapabilmektedir. Farklı ve gelişmiş teknikler kullanarak yapılacak olan takip, tespit ve araştırmaların sonucunda, evleneceğiniz kişi ile ilgili her türlü detayı size veri olarak sunabilen firmamız, sizin veya çocuğunuzun evliliği öncesinde tüm şüphelerinizi ve korkularınızı giderebilmektedir. Sağlıklı bir evlilik için mutlaka evlilik öncesi araştırma yaptırmalısınız.
Dedektiftr



Özel Dedektiflik

Özel Dedektiflik

evlilik öncesi takip Otomatik taslak


Evlilik bireylerin yaşamlarında atıkları en önemli adımdır ve evlilik kararı verdikleri en önemli kararlardan biridir. Daha önce hiç tanımadığı bir insan ile yaşamını birleştirme kararı veren insanlar, sevdiği ve tanıdığını sandığı kişiler hakkında olabildiğince fazla bilgiye sahip olmalıdırlar. Evlilik öncesi güven önceden tanışmayan kişilerin evlenme kararı almaları sırasında çok önemli bir olgudur, ancak tek başına güvenmekle büyük bir hataya düşülme olasılığı da artmaktadır.


Evlendikten sonra hiç tanımadığınız biriyle yaşamınızı birleştirdiğinizi öğrenmemek için, eşim beni aldatıyor mu? Gibi soruları kendinize evlendikten sormamak için, evlenmeden önce mutlaka evleneceğiniz kişi ile ilgili çok daha fazla bilgi edinmeniz gerekmektedir.


Profesyonel kişilerce yapılacak bir evlilik öncesi araştırma ile tüm sorularınız cevap bulacak ve tüm kaygılarınızı gidermiş olacaksınız. Sağlıklı bir evlilik yapabilmek için, evlendiğiniz kişiyi çok daha fazla tanımanız bir zorunluluktur. Evleneceğiniz kişi size söylediği kişimi? Bunu anlayabilmenin ve bu tip kaygılardan kurtularak, yaşamınızı birleştirebilmeniz için, evlilik öncesi araştırma yaptırarak, sevdiğiniz kişinin gerçekte söylediği kişi olup olmadığını öğrenebilirsiniz.


Evleneceğiniz kişi gün içerisinde neler yapıyor? Arkadaş çevresi kimlerden oluşuyor? Alışkanlıkları, hobileri neler? Geçmişinde başka evlilikler var mı? Başka ilişkileri var mı? Tüm bu sorularınızı yanıtlayacak bir dizi araştırma sonucunda elde edilecek veriler ışığında tüm gerçekleri öğrenebilirsiniz.


Profesyonel özel dedektiflik büromuz, tüm bu soruların ve şüphelerinizin aydınlatılmasını ve giderilmesini sağlayacak araştırmaları büyük bir gizlilik ve titizlikle yapabilmektedir. Farklı ve gelişmiş teknikler kullanarak yapılacak olan takip, tespit ve araştırmaların sonucunda, evleneceğiniz kişi ile ilgili her türlü detayı size veri olarak sunabilen firmamız, sizin veya çocuğunuzun evliliği öncesinde tüm şüphelerinizi ve korkularınızı giderebilmektedir. Sağlıklı bir evlilik için mutlaka evlilik öncesi araştırma yaptırmalısınız.
Dedektiftr



Özel Dedektiflik

Özel Dedektiflik

evlilik öncesi takip Otomatik taslak


Evlilik bireylerin yaşamlarında atıkları en önemli adımdır ve evlilik kararı verdikleri en önemli kararlardan biridir. Daha önce hiç tanımadığı bir insan ile yaşamını birleştirme kararı veren insanlar, sevdiği ve tanıdığını sandığı kişiler hakkında olabildiğince fazla bilgiye sahip olmalıdırlar. Evlilik öncesi güven önceden tanışmayan kişilerin evlenme kararı almaları sırasında çok önemli bir olgudur, ancak tek başına güvenmekle büyük bir hataya düşülme olasılığı da artmaktadır.


Evlendikten sonra hiç tanımadığınız biriyle yaşamınızı birleştirdiğinizi öğrenmemek için, eşim beni aldatıyor mu? Gibi soruları kendinize evlendikten sormamak için, evlenmeden önce mutlaka evleneceğiniz kişi ile ilgili çok daha fazla bilgi edinmeniz gerekmektedir.


Profesyonel kişilerce yapılacak bir evlilik öncesi araştırma ile tüm sorularınız cevap bulacak ve tüm kaygılarınızı gidermiş olacaksınız. Sağlıklı bir evlilik yapabilmek için, evlendiğiniz kişiyi çok daha fazla tanımanız bir zorunluluktur. Evleneceğiniz kişi size söylediği kişimi? Bunu anlayabilmenin ve bu tip kaygılardan kurtularak, yaşamınızı birleştirebilmeniz için, evlilik öncesi araştırma yaptırarak, sevdiğiniz kişinin gerçekte söylediği kişi olup olmadığını öğrenebilirsiniz.


Evleneceğiniz kişi gün içerisinde neler yapıyor? Arkadaş çevresi kimlerden oluşuyor? Alışkanlıkları, hobileri neler? Geçmişinde başka evlilikler var mı? Başka ilişkileri var mı? Tüm bu sorularınızı yanıtlayacak bir dizi araştırma sonucunda elde edilecek veriler ışığında tüm gerçekleri öğrenebilirsiniz.


Profesyonel özel dedektiflik büromuz, tüm bu soruların ve şüphelerinizin aydınlatılmasını ve giderilmesini sağlayacak araştırmaları büyük bir gizlilik ve titizlikle yapabilmektedir. Farklı ve gelişmiş teknikler kullanarak yapılacak olan takip, tespit ve araştırmaların sonucunda, evleneceğiniz kişi ile ilgili her türlü detayı size veri olarak sunabilen firmamız, sizin veya çocuğunuzun evliliği öncesinde tüm şüphelerinizi ve korkularınızı giderebilmektedir. Sağlıklı bir evlilik için mutlaka evlilik öncesi araştırma yaptırmalısınız.
Dedektiftr



Özel Dedektiflik

1 Ağustos 2013 Perşembe

Podyumların en tuhaf saç modelleri

podyumlarin en tuhaf sac modelleri


Moda haftaları boyunca birbirinden ünlü modacıların en şık koleksiyonlarını beğeniyle izledik. Bu şık koleksiyonların yanı sıra modacılar, tasarladığı makyaj ve saç modelleriyle de bizleri büyüledi. Ünlü modacıların, podyumlarda bizi en çok etkileyen saç modelleri.


FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLA…



Podyumların en tuhaf saç modelleri

Tom Ford Maçka'ya geldi

tom ford macka ya geldi


 


Tom Ford Türkiye’deki ilk mağazasını İstanbul Maçka’da açtı. Jumeriah Maçka Oteli’nde yer alan mağazanın komşuları arasında Alexander McQueen ve Ermengildo Zegna yer alıyor.



Tom Ford Maçka'ya geldi